Siyah Gandalf ve Houston Rockets

“This young man with a beard came along and put the world on notice.”
James Harden, Houston Rockets, 2017 – ESPN E:60 Röportajı –


Amerika Birleşik Devletleri’nin spor alanında bir numaralı medya kuruluşu ESPN tarafından Kyle Singler’a dördüncü sırada yer verilen 2007 senesi kolej sınıfında 21. sırada bulunan, kolejde gösterdiği performans ve potansiyelinin ikinci sınıfta sakal bırakmaya karar vermesiyle birlikte tavan yaptığı James Harden’ın profesyonel kariyeri, 2009 NBA Draft’inde Oklahoma City Thunder tarafından üçüncü sırada seçilmesiyle başladı.

Belki oyun stilini şekillendirmeye başladığı lise yıllarında örnek aldığı Manu Ginobili’nin 2008 sezonu sonunda Yılın Altıncı Adamı ödülünü almış olmasının vermiş olduğu ilham, belki de sessiz ve pasif olarak yorumlanabilecek karakteri nedeniyle Thunder’da geçirdiği üç sezon boyunca altıncı adam olmaya sesini çıkartmayan Harden, lige adım attığı andan itibaren düzenli olarak rotasyonda şans buldu ve ileride kazanacağı bir çok kişisel başarının en kuvvetli sinyalini de takımdaki son sezonunda Yılın Altıncı Adamı ödülünü kazanarak verdi.  Thunder forması giydiği süreçte çoğunlukla benchten gelmesine ve Metta World Peace  Ron Artest’ten okkalı bir dirsek yemesine rağmen, Harden için kariyerinin ilk üç yılında her şeyin yolunda gitmiş olduğunu söylemek, kendisini her yıl düzenli olarak geliştirdiğini ve son sezonunda NBA Finalleri’ne ulaştığını da hesaba katarsak yanlış olmayacaktır.

Oldukça yetenekli ancak bir o kadar da genç ve tecrübesiz oyunculardan oluşan Thunder, 2012 NBA Playoff’larında Chris Bosh’un sakatlanması sayesinde small-ball’u “mecburen” keşfeden Miami Heat’e yenik düştü. Ancak çoğu otoritenin, Batı Konferansı Finalleri’nde idolü Ginobili’nin Spurs’üne karşı imza atılan beklenmedik ve etkileyici geri dönüşte oynadığı büyük rol sebebiyle gerçek bir yıldız potansiyeli taşıdığına ve maksimum kontratı hakettiğine inandığı Harden’ın kafası, alınan mağlubiyete rağmen rahattı; belki de NBA’in geleceği en parlak takımı olarak görülen Thunder, playoff ilk turunda geçtiğimiz sezonun şampiyonu Dallas Mavericks’i süpürmüş, Konferans Yarı Finalleri’nde ise Mavs’ten önceki iki şampiyonluğun sahibi Los Angeles Lakers’ı beş maçta elemiş ve Spurs karşısında tarihe geçen bir geri dönüşe imza atmıştı. Bu muazzam playoff serüveninden daha etkileyici olan ise, eşi benzerine rastlanmamış bir kadroya sahip olmalarıydı. Batı Konferansı’nın zirvesine yıllardır demir atmış takımlar yaşlanırken, onlar için her şey daha yeni başlıyordu. Artık süper yıldız mertebesine erişen Kevin Durant, topu eline aldığında kendisi dahil kimsenin ne olacağını tam olarak kestiremediği ve çapı her geçen gün artan bir adet alev topu, saha görüşü ve skorer kimliğiyle herhangi bir maçı kontrolü altına alabileceğini kanıtlayan James Harden ve maç başına 3.7 blok yaparak boyalı alanı kapatan Serge Ibaka’ya sahip olan ve bu oyunculardan henüz hiç birinin 24 yaşında bile olmadığı Thunder, bir final serisini kaybetmekten dolayı ne kadar üzülebilirse o kadar üzüldü.

spart-ThunderCoverFirst

Birbirini takip eden üç NBA Draft’inde gelecek sezonlarda En Değerli Oyuncu ödülünü alacak iki üç oyuncu seçmesiyle absürt ve tekrarlanmasının imkânsız olduğunu düşündüğüm bir başarıya imza atan ve tüm yaz boyunca Harden konusunda nasıl bir tavır sergileyeceği muamma olan Thunder GM’i Sam Presti, Harden’a 2013 sezonunun başlamasına yalnızca üç gün kala nihayet bir kontrat teklifinde bulundu. Yapılan teklifin yıllık maksimum kontrat tutarından 6 milyon dolar daha az olmasının yanı sıra Presti, kararını vermesi için Harden’a, bir arkadaş grubunun hangi yemeği sipariş edeceklerine karar verdiği süreye eşdeğer bir süre (bir saat) vermişti. Harden’ın teklifi reddetmesi üzerine, Ibaka’yı daha uyumlu bir parça olarak gören ve elinde hala Presti ve Brooks ile ilgili ciddi kasetler olduğuna inandığım Kendrick Perkins’e yıllık 7.8 milyon dolar vermenin mantıklı olduğunu düşünen Presti’nin aynı gün içerisinde James Harden’ı Rockets’a takas etmesiyle birlikte Harden’ın kariyerinde yeni bir sayfa açılmış oldu.


Harden’ın yaşadığı hayal kırıklığını ilk defa açıkça dile getirmesi beş senesini alsa da, şüphesiz yolu açıktı – önüne baktı. Amerikan spor medyasında saygı değer bir yere sahip olan medya kuruluşları Bleacher Report ve CBS’in sezon başladıktan sonra yaptıkları tahminlerde playoff potasının dışına konulan Rockets’ın yeni yıldızı Harden, takımının ilk opsiyonu olduğu takdirde skorer yönünün yanı sıra üst düzey bir oyun kurucu olabileceğini de üç gün önce katıldığı takım ile çıktığı ilk maçta 12 asist ile kariyer rekorunu kırarak gösterirken, ilk iki maçında rakip potaya sırasıyla 37 ve 45 sayı bırakarak taraftarlara “hoşbulduk” demeyi de ihmal etmedi. Harden’ın takıma katılmadan önceki üç sezonda da playoff göremeyen Rockets’ın, sezon sonunda playoff’a katılmaya hak kazanmasının yanı sıra Harden da ilk All-Star maçına çıkıp, sezon sonunda All-NBA üçüncü takımına seçilecekti. All-Star geleneğini ilerleyen sezonlarda da devam ettiren bu sessiz ve sakallı büyücü, bugün itibariyle LeBron James ve Kevin Durant ile birlikte son altı sezondur All-Star maçına çıkan tek oyuncu konumunda.

2015 Batı Konferansı Yarı Finalleri’nde yeni takım arkadaşı Chris Paul’ün fena halde çuvallamasının da yardımıyla epik bir playoff geri dönüşüne daha imza atan Harden, bu geri dönüşe rağmen Batı Konferansı Finalleri’nde Warriors karşısında çaresiz kaldı. Bu mağlubiyet, Rockets GM’i Daryl Morey’i harekete geçip, kadroyu derinleştirmek ve soyunma odasının kimyasını düzeltmek için art arda hamleler yapmaya itecekti. Her takıma sorunsuz bir şekilde adapte olmalarıyla bilinen, şut seçimi/sayısı ile ilgili hiçbir derdi olmayan ve sahada her daim doğru kararlar alan Josh Smith ve Dwight Howard takımda tutuldu. Ancak hiperaktif Morey ve takımı Rockets için bu hamleler yeterli miydi? Elbette hayır. Sloan çıkışı hızını alamayan Morey’nin, Harden’ın üzerindeki olağanüstü hücum yükünün biraz hafifletilmesi amacıyla da hamle yapması şarttı. Daha önce esrar ve alkol gibi sahadaki performansı olumlu etkilediği Vin Baker ve Derrick Coleman gibi oyuncular tarafından kanıtlanmış maddelere aşinalıklarıyla bilinen Ty Lawson ve Michael Beasley’e de kırmızı-beyaz forma giydirildi. Üst üste alınan isabetli kararlardan başı dönen Rockets taraftarı daha fazlasını hakediyordu; Kardashian kardeşlerin DJ Mbenga’sı olarak nitelendirebileceğim en küçüğü  olan ve bir önceki sevgilisi Nevada’da bir genelevde aşırı dozdan baygın halde bulunan Khloe Kardashian ile birlikte olmaya başlayan Harden önderliğindeki Rockets, tüm bu hamlelere rağmen playoff ilk turunda bir kez daha Warriors’a elendi.

10.jpeg

Harden, yalnızca kariyerinin değil hayatının en kötü dönemi olarak nitelendirdiği 2016 sezonu esnasında takımdaki en yakın arkadaşlarından biri olan Patrick Beverley ile bile doğru düzgün iletişim kurmamıştı. Rockets’ta geçirdiği ilk üç sezonda da All-NBA takımlarına seçilen Harden, 2016 sezonunda kariyerinin o zamanki en yüksek sayı, ribaund ve asist ortalamalarını yakalamasına rağmen açıklanan All-NBA takım listelerinde adını göremedi.

Nisan ayı bitmeden tatile giren Rockets’ın GM’i Morey, önceden Harden’a da danışarak aldığı kararı fazla oyalanmadan açıkladı: modern NBA hücum anlayışının önderi ve son iki durağından gerekli dersleri aldığı umulan Mike D’Antoni takımın yeni sezondaki koçu olacaktı.


Her ne kadar hataları olsa da Knicks’te Carmelo Anthony ve New York medyasına, Lakers’ta ise Kobe Bryant, Dwight Howard, sakatlıklar ve toksik bir soyunma odasına kurban giden Mike D’Antoni’nin Rockets koçu olarak yaptığı ilk ve şüphesiz en önemli iş, Harden’ı Steve Nash’in maç kasetleri eşliğinde oyun kurucu pozisyonunda oynamaya ikna etmesi oldu. Dwight Howard’ın takımdan gönderilmesi ve Eric Gordon, Ryan Anderson ve Nene’nin takıma katılmasıyla birlikte 2017 normal sezonunda beklentilerin üstünde bir performans gösteren Rockets, her ne kadar Batı Konferansı Yarı Finalleri’nde Kawhi Leonard ve Harden’ın tükenişine yenik düşse de, bu sezon geçen sene bıraktıkları yerin çok daha üstünden uçmaya devam ederek ilerliyor – yirmi seneyi aşkın bir süredir All-Star arasına girilirken konferans birincisi olmayan takım şu an Warriors’a dikiz aynasından bakmakta.

JH 2James Harden, Sacramento Kings haricinde kalan NBA takımlarının asıl amacının maç kazanmak, maç kazanmanın en efektif yolunun sayı bulmak ve bu amaca en kolay ulaşılan yöntemin belki de serbest atış çizgisine gitmek olduğu gerçeğini kabullenmek işlerine gelmeyen izleyicilere inat, bu sezon da geçtiğimiz üç sezonda olduğu gibi en çok serbest atış çizgisine giden ve isabet bulan oyuncu konumunda. Bu becerisi sayesinde de Rockets’ın hem geçtiğimiz sezon hem de bu sezon serbest atış istatistiklerinde en tepede yer almasını sağlıyor. Mike D’Antoni’nin hücum felsefesinden vazgeçmediğini ve Rockets’a da 2005-07 Phoenix Suns ile aynı hücumu oynatmaya çalıştığını düşünenleri şaşırtacak bir çok istatistik mevcut. Bunlardan biri, Suns’ın Steve Nash önderliğinde ligi alt üst ettiği üç sezonun ikisinde ligin en az serbest atış çizgisine giden takımı olması. Benzer şekilde, D’Antoni’nin takımın başında olduğu ilk üç tam sezonda her daim ligin hızlı hücumdan en çok sayı bulan ilk üç takımı arasında yer alan Suns’ın aksine, Rockets hem geçen sezon hem de bu sezon bu kategoride yalnızca 16. takım konumunda. D’Antoni, bariz hızlı hücum fırsatının bulunduğu haller hariç olmak üzere, yarı sahayı tembel hayvanları aratmayan yavaşlıkta ucu ucuna sekiz saniyede geçen ve dripling, saha görüşü ve pas becerisinin yanı sıra üst düzey penetre tehdidi sayesinde savunmacısını adeta felç eden Harden’a (ve 32 yaşındaki Chris Paul’e) “7 seconds or less” oynatmaya yeltenmeyecek kadar akıllı bir koç. Savunmayı hazırlıksız yakalamak her takım için avantaj olsa da, Rockets için savunmanın hangi vaziyette olduğu pek de önemli değil – takımın oyun kurucuları Paul ve Harden, rotasyonda düzenli olarak süre bulan ve şutlarının yarısından fazlası üçlük çizgisinin gerisinden gelen takım arkadaşlarının da (Ariza, Green, Anderson, Tucker, Gordon, Mbah a Moute) yardımıyla yerleşmiş bir savunmayı kolayca yerle bir edecek beceriye ve saha görüşüne sahip.

Her zaman takımının en iyi şutu nasıl yaratabileceğiyle ilgilenen D’Antoni için hücum süresinde ne kadar zaman kaldığının da bir önemi yok. En iyi şutun, çoğu zaman Harden’ın 20 saniye boyunca dripling yapıp rakibini uykuya yatırarak yaratılmasıyla ilgili de herhangi bir derdi olduğunu sanmıyorum. Halkla ilişkiler ekibinin algı yönetimindeki başarısı sebebiyle son senelerde Warriors yüzünden pençesine düştüğü alkolizmi damak tadı olarak yedirmeye çalıştığından şüphelendiğim LeBron James şarap koleksiyonu yapıyorsa, henüz üzerine longform yazılmamış olmasına rağmen Harden da kendisini yakından ve ellerini aktif bir şekilde kullanarak savunan oyuncuların leşlerini biriktirmesiyle biliniyor. Isolation üzerinden maç başına bulduğu 11.8 sayı, kendisini hem bu kategoride zirveye koyuyor hem de en yakın rakibi LeBron James’in bu şekilde bulduğu sayının neredeyse iki katı.

D’Antoni, özellikle Suns döneminden itibaren üzerine biraz da haklı olarak yapışan “savunmayı ihmal eden koç” etiketini de bu sezon en azından şimdilik atmış gibi gözüküyor. Son üç yıldır hemen hemen her iddialı takımın yaptığı gibi tüm hamlelerini “Warriors’ı nasıl durdurabiliriz” sorusunu sorarak yapan Rockets’ın artık en nihayetinde sahada çoğu zaman her pick and roll’da switch yapabilecek fiziğe ve beceriye sahip bir beş bulundurması mümkün. Özetle, D’Antoni ve ekibi, altyapıdan yetişen tek oyuncusu Capela, Paul, Tucker ve Mbah a Moute’nin de yardımıyla Rockets’a ortalamanın üstünde hatta iyi denebilecek bir savunma sistemini entegre etmiş gibi gözüküyor. All-Star arasına girilirken Defensive Rating’de (rakip takımın 100 pozisyon başına bulduğu sayı) sekizinci sırada bulunan Rockets, bunun yanı sıra hemen hemen kayda değer her savunma kategorisinde ise ortalamanın üstünde.


4

Harden’ın kariyer arkının seyri de aynen saçı, sakalı, giyim tarzı ve kayıtsız/sıradışı tavrı gibi birçok süper stardan farklı. 2012 sezonunda iki numarada oynayarak En İyi Altıncı Adam ödülünü kazanan, Rockets’ın oyun kurucusu olduğu ilk sene ise ligin maç başına en fazla asist yapan oyuncusu olan Harden, bu sezon olağanüstü bir durum olmazsa muhtemelen ligin maç başına en fazla sayı bulan oyuncusu olup ilk En Değerli Oyuncu ödülünü de kucaklayacak. Anlayacağınız, maçın son çeyreğinde dokuz ribaundu varsa çok tehlikeli bir adama dönüşebilen Russell Westbrook’un geçtiğimiz sezon triple-double ortalama yakalayarak En Değerli Oyuncu ödülünü almasına, NBA tarihinde ilk 60 sayılık triple-double’ı yaparak ve Houston’da bir striptiz klübünde formasını emekliye ayırtarak hem saha içinde hem de saha dışında kendine has bir üslupla en iyi cevabı veren James Harden bu sezon da D’Antoni önderliğinde tarih yazmaya devam ediyor.